Meksika’da tapınaklara çıkan arkeologlara eşlik eden yerliler arada anlamsız molalar verip duruyorlarmış. Nedeni sorulduğunda “Biz çok hızlı yürüdük. Ruhlarımız geride kaldı. Bize yetişsinler diye bekliyoruz” diye cevap vermişler. Günümüz insanı da çok hızlı. Kendimize yetişemiyoruz.
Bu yüzden bazen her şey dayanılmaz geliyor. Ama dünyayı ve yaşananları görmezden de gelemiyoruz. Empati yapmaya, onların acılarını hissetmeye çalışıyoruz. Fazla zor olmuyor çünkü acı üzerimize yağıyor sanki.
Gelişmişlik Sonucu
Uzmanlara göre aslında bizim savunma sistemimizin çok üzerinde bilgi bombardımanı var. Sistemimiz yetmiyor. Eskiden insanlar yaşadığı küçük köydeki ve çevresindeki felaketlerden haberdardı. Teknoloji sayesinde en ücra köşelerdeki felaketler bile hemen öğrenilebiliyor. Üstelik haber almak yetmiyor. Bu kadar acıyla beynin, bedenin ve savunma mekanizmalarının başa çıkması gerekiyor ama sistem bunu başaramıyor, yetersiz kalıyor.
Eskiden bir insanın hayatında tanık olduğu acının bir milyon katını görüyor günümüz insanı. Bütün bunlarla nasıl başa çıkılacak? Teknolojinin verdiği nimetlerden başka yarattığı sorunlardan biri bu. Bulunabilecek yanıtlardan biri ise konunun kendisi kadar korkutucu. Acılara aldırmamak, alışmak, başkasına karşı duyarsızlaşmak içine düşülecek tehlikeli tepkilerden biri. “Bana ne bunlardan” sonucuna ulaşmamak gerekiyor.